Etiketler

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Keşif, Keşşaf, Kesbiç‘ten buraya kadar uzandık.
Tabii ki devam ediyorum. 

Önceki yazıyı Brezilya’yla bitirmiştim.
Brezilya dedikten sonra durup derin bir soluk aldım. Bu soluklanmadan istifade, kuzey yarıküredeki Amerika kıtasında yer alan 
ABD’den söz edip güney yarıkürenin Amerika’sındaki sürprizler ülkesi Brezilya’ya geçmeyi planladım. Yazmaya başlıyorum.  

“KUZEY AMERİKA”NIN SÜRPRİZLERİ 
“Amerika Birleşik Devletleri”nin Massachusetts eyaletinde, 18. yüzyılda, üzerinde Kenanca “yani Yunan dili hayranlarının tabiriyle Fenikece” yazılar olan üç bin yıllık bir tablet bulundu. 

1877 yılında; Iowa eyaletinin ırmak kenarında kurulu Davenport kent sınırları içinde bir tablet daha bulundu. Uzun bir incelemeden sonra tablet üzerindeki yazıların Kenanca olduğu açıklandı. 

Bat Creek Taş Tableti1889 yılında, Tennessee eyaletindeki “Bat Creek” yani “Yarasa Deresi” bölgesinde, arkeolojik önemi yüksek olmasına rağmen baraj yapımı bahane edilerek yok edilen* höyüklerle dolu arazideki kazılarda, Kenan diliyle yazılmış tabletler bulundu. Üzerlerindeki yazılar, çeşitli bilimciler tarafından “Cherokee yazısı, Paleo İbrani yazısı, Fenike yani Kenan yazısı ve sahtekârlık” olarak değerlendirildi. İşin içine sahtekârlık iddiası girince bilimcilerin çoğu sesini kesip olaydan geri durmak zorunda kaldı. Tarihçilerin, sanat tarihçilerinin, sosyologların, arkeologların, amatör arkeolog ve yazarların ulaşabildiğim makale ve demeçlerini inceledim. Herkes desem aşırı kaçar ama çoğu farklı şeyler söylüyor. Sanırım bu işlere de dinsel inanışlar bulaşmış. Ne diyebilirim ki, bana ancak doğruyu da yanlışı da tarafsız bir kalemle yazmak düşer.

Gidip görmedim ama baraj düşüncesine feda edilen Bat Creek’teki höyüklerin, define arayıcıları tarafından defalarca yağmalandığı sanılıyor. Tabletin çıkarıldığı höyükte de dokuz mezar varmış. Acaba önce yağmacılar, sonra da barajcılar tarafından tarihin hangi hazineleri yok edildi? Tabii ki bilemiyoruz. 

Dikkat ederseniz, tüm olaylar akarsu boylarında ya da onlara çok yakın yerlerde geçiyor. Teknelerle denizlerden akarsulara geçiş ve dönüşlerin mümkün olduğunu bilenlere soruyorum. Bu konuda ne dersiniz?

Bat Creek olayında bana en ilginç gelen konuysa bulunan bakır eşyalar…
Kazı alanında, bölgeye özgü bakırın işlenmesi suretiyle üretilmiş bakır eşyalar çıkmış. Bakırı işleyen, çeşitli yerlerde bakır madenleri çalıştıran, hatta bakırlı giysileri yüzünden “Kırmızı İnsanlar” olarak anılan kavim kimdir diye sorsam ne dersiniz? Kıbrıs’ta, Avrupa’da ve ulaşabildikleri her yerde, bu işi dünya çapında yapan başka kimi bilirsiniz ki? Bugüne dek bu tür konular ilginizi çekmediği için incelemediyseniz alt paragraflardan birinde o cevabı bulacaksınız.    

Bazı kaynaklarda Ohio’da da böyle bir taşın olduğu yazılmış ama ben o kaynaklara ulaşamadım. Olmasını garipsemem. Iowa, Massachusetts, Ohio ve Tennessee eyaletleri birbirine çok yakın. Ohio’dan söz edilme nedeni taş tabletin orada bulunmasından da Bat Creek taşının Ohio Üniversitesi’nde incelenmiş olmasından da kaynaklanıyor olabilir.  

BİR ÖZÜR
Özür dileyerek bir şey söyleyeceğim, genel olarak doğru olan Kenan sözcüğünü seçmeme rağmen, derdimi anlatabilmek için bazen Fenike’yi de kullanmak zorunda kalıyorum. Çünkü Kenan, Kenani, Kenanca dediğimde çok kişi “Kenan da ne?” diyor. Hangisini yazacağımı şaşırdım. En iyisi, o yazıyla hitap ettiğim kitleye göre davranmak ya da o an aklıma ilk geleni kullanmak. 

VE BREZİLYA
ABD’deki buluntulardan başka, Brezilya’da Paraíba Irmağı’nın kıyısındaki bir çiftliğe ait bölgede de üzerinde birtakım bilinmeyen işaretlerin olduğu bir taş tablet bulunur. Yıl 1872 yani 19. yüzyılın ikinci yarısıdır. Yazının çözümü 
sonrası Kenani** dilinde Paraiba Tabletişunları yazdığı anlaşılır:
“Biz ticaret kralının kenti olan Sidonlu Kenanlılarız.
Dağlarla dolu bu uzak kıyıya çıktık. Güçlü Kral Hiram’ın on dokuzuncu yılında göksel tanrı ve tanrıçalara genç birini kurban edip 
(Kenan âdetlerine göre, dönemlere göre değişen uygulamayla
sıfır ila üç yaş arasındaki çocuklardan birini kurban ettiklerini anlatıyor.)
Ezion-Geber’den (Akabe Körfezi’ndeki bir bölgeKızıldeniz’e giriş yaptık. İki yıl boyunca on gemiyle hep birlikte Afrika çevresindeki denizlerde dolaştık. Sonra tanrı Baal’in eliyle diğerlerinden ayrı (Yani tanrı Baal’e yüklenen çok sayıdaki vasıftan bir kısmına göre fırtına ya da benzer nedenlerle rota dışına çıkarak yollarını kaybettikleri anlatılıyor.) düştük. Artık yalnızca gemideki arkadaşlarla birlikteydik. Bu nedenle biz, on iki erkek ve üç kadın, buraya, yeni kıyılara geldik. Ben, amiral, kaçacak bir adam mıyım? Hayır! Göksel tanrı ve tanrıçalar bizi korusun.” 

Tablet önce merak uyandırır, sonraysa sahte damgası yer. Nedendir bilinmez, taş tableti bulan çiftçi bir türlü ortaya çıkmaz. Belki ölmüştür belki bir şeylerden korkmakta ve rahatsız edilmekten kaçmaktadır. Belki de taşın olduğu yerde Kenan altınlarıyla dolu bir defineye rastlamıştır, başkalarının gelip sağı solu kazmasını istemez. Dedim ya bilinmez…

Onun bu tutumu sahtelik iddiasını güçlendirir. Neden sonra tabletteki tabirlerin, günümüzden birkaç yıl önce Akdeniz adalarında, örneğin Kıbrıs’ta bulunanlarla aynı olduğu görülür. Bu buluşla birlikte, bilimcilerin taşın bulunduğu yıllardaki Kenan dilinin dönemsel farklılıklarına vâkıf olmadıkları için her şeye hemen ve kolaya kaçarak “Sahte!” damgasını vurdukları da ortaya çıkar. Çıkar da ne olur? Klasik öğretiye ters gelen her konuda, birkaç istisna hariç tüm dünyadaki bilimciler, aynı olmasa da benzer itirazlarla göz, kulak ve dillerini mühürlemekten vazgeçmez. Dikkat, hemen aklıma gelen ilk örneği veriyorum: Amerika’nın keşfi, yani konumuz.

YİNE AKARSU BOYLARI
Bu tarihsel olayı kitaplarına alan tüm araştırmacılar, ne yazık ki Paraíba Irmağı deyip geçiyorlar. Oysa Brezilya’nın güneydoğusundaki São Paulo, Rio de Janeiro ve Minas Gerais eyaletlerinden geçen “Paraíba do Sul yani Güney Paraíba”, kuzeydoğusundaki Alagoas eyaletinden geçen “Paraíba do Meio yani Orta Paraíba”, yine kuzeydoğudaki Paraíba eyaletinden geçen “Paraíba do Norte yani Kuzey Paraíba” adında üç ırmak var. 

“Paraíba do Meio” bir lagüne dökülür. Malum, lagünler denizle irtibatlı göllerdir. Madenci Kenanlılar için önemli olan demir madenlerinin bulunduğu “Minas Gerais”i de göz ardı etmemeli… İnsanı şüpheye düşüren şeylerden biri de günümüzde “Paraíba do Norte” için “Paraíba Irmağı” adının da kullanılmasıdır. Üstelik bu ırmak doğrudan denize dökülür. Paraíba sözcüğü, “Paraíba Eyaleti”yle bu eyaletteki “Paraíba do Norte Irmağı”nı işaret ediyor olabilir. Çünkü Afrika akıntıları, bu ırmağın denize döküldüğü ve Güney Amerika kıtasının hemen hemen en doğu ucu olan bu bölgede son bulur.

Bunları yazmaktaki amacımın ne olduğunu da belirteyim. Saydığım tüm ırmaklar bu öykünün içinde rol almış olabilir. Brezilya’ya kadar gelen insanların oralardan geçmiş olmaları mucize olmaz. 

KENAN ÜLKESİNİN İNSANLARI
Kenanlar; geçmişin sömürgecisi, madencisi, tüccarı ve keşşaflarıdır. Afrika’nın çevresini dolaşmışlar, İspanya’ya, İngiltere’ye gitmişler, Marmara’da Karadeniz’de dolaşıp ticaret yapmışlardır. Afrika’da birçok yerde altın, İspanya’da gümüş, İngiltere’nin “Kalay ülkesi” olarak da bilinen Cornwall bölgesinde kalay çıkardıkları bilinir. İstanbul’un ünlü akarsuyu Kurbağalıdere civarında da ikamet etmişlerdir. 

Kenanların Kartaca kolu; İberya, Kanarya Adaları ve Azor Adaları’na gitmişler. Azor Adalarında bulunan ve Kartaca paralarından oluştuğu söylenen define bu iddiayı güçlendirir. Afrika’yı dolaşan ya da İngiltere’ye gidip gelen bir ya da birkaç grubun, fırtınalar ve akıntılar yoluyla başka topraklara varmış olması hiç de yabana atılacak sav değildir. Üstelik az önce anlattıklarımdan sonra…

Kenan adı kenanigiden gelmektedir. Kenanigi kırmızı demektir. Onlara, bakırdan giysi ve zırhlar giymeleri nedeniyle bu adın verildiği sanılmaktadır. Fenike sözcüğüyse Yunanca Phonikes’ten gelir. Kızıl insanlar demektir.

AMERİKA’YI KEŞFETMİŞLERMİŞ GÜLDÜRMEYİN LÜTFEN
Artık Amerika’nın zırt pırt keşfedilen değil, tam tersine zırt pırt gidilen bir yer olduğuna inandınız mı? Sanki ünlü “Yol Geçen Hanı”…
Gelecek yazılarda o handan beterlerini de göreceğiz. 

Eğer kişisel keşiflerden bahsediliyorsa kuzeyden mi yoksa güneyden mi söz edildiği belli olmasa da “Amerika’nın keşfi olayı” sembolik olarak doğrudur. Üstelik her iki Amerika’nın da bir kez değil, bin kez değil, milyarlarca kez keşfedilmiş olması gerekir. Çünkü hiç gitmediğiniz bir semti, caddeyi, sokağı gezip dolaşmak, girdisini çıktısını öğrenmek de bir keşiftir.

Yok eğer toplumları ilgilendirecek bir olayı anlatacaksanız; önce durup “Ne desem, nasıl ifade etsem?” diye düşüneceksiniz.  Şunu herkes bilmeli ki, bir “coğrafi keşiften” söz etmek için o yerin bakir olması, hatta hiç bilinmemesi gerek. Hele hele içinde çeşitli ulusların cirit attığı bir yeri coğrafi anlamda keşfettik derseniz, doğruları söylemekten korkmayanları gülmekten öldürürsünüz. 

Nasipse “Los Atos Keshfos Americos“la bu yazı dizisine devam edeceğim. Dileyen, “Amma atıyor be!” der ve kendi dünyasının içinde yaşamaya devam eder. Dileyen, adam gibi okuyup “Bunlar gerçek olabilir mi? Ben de araştırmaya kalksam nasıl bir sonuca varırım?” sorusunu kendisine sorarak araştırmaya başlar. İşte bilimsel bir çalışmanın ilk adımı da bu şüphe ve ardından gelen araştırmadır.
Ne anında ret ne de sorgusuz kabulün bilimde yeri yoktur. Nokta!..
Tabii ki bugünlük…

  

(*) Bu tarih düşmanı kafanın aynısının
ülkemizde de bulunduğunu, Marmaray
kazılarında nasıl çalıştığını görmüştük
(**
Kenani: Kenan İnsanı, Kenanlı, Fenike-
li, Kızıl İnsanlar, Kırmızılar (Tümü aynı)

Günay Tulun İsimlik Fotosu-1 Günay Tulun 

 

“Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçişSağa... yapmak için, bu yazının sağ yanında yer alan; [ TÜM KİTAPLAR ] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”