Etiketler

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Amerika’nın keşfini konuşmaya devam ediyoruz.

HADİ HEMEN KALKIYORUZ AMERİKA BİR Kİ
Ortaçağda, Andalucia yani Endülüs’ten kalkıp Atlantik Okyanusu’ndaki bazı yerlere sefer düzenlendiğinden söz eden Arap kaynaklarında “S
aid oğlu Esved”in, 889 yılında, Palos limanından denize açılıp tıka basa zengin yük dolu gemilerle döndüğünden, hatta yeni topraklar bulduklarını anlatmasından söz edilmiş ama nereye gittikleri konusunda net bir açıklama yapılmamış.

Kristofcukları dışında kalan hesaplı, kitaplı, kanıtlı yolculukları bile yetersiz bulan bilimciler, Esved’in yolculuğuna dayanarak tez üretenlerin kulaklarını, daha öykülerini dinlemeden çekerler. Aslında yalnız Kristof’a değil, nereye gittiğini bilmeyen birine kıta kâşifi unvanı veren bilimcilere de bir unvan bulup vermek gerek.
Merak ettim, salaklık da unvandan sayılır mı?

Endülüslü El İdrisi, Atlantik Okyanusuna açılan Arap gemilerini anlatır. Anlatır da bu gemilerin Amerika’ya gidip gitmedikleri meçhul…
Ya Kolomb’un ilk iki seferindeki gibi adalar turu yaptılarsa?.. 

BİZİM BAŞIMIZ KEL Mİ
Batılıların; Aliboron ve Alberuni dediği; bizlerin bazen Bîrûnî bazen Biruni bazen Birûni bazen de Birûnî olarak doğru adını yazmayı bir türlü beceremediğimiz, Türk olduğu hâlde yakıştıramadığımızdan Farslı yaptığımız “Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî”yi de bu işin içine katmamız gerekecek.

973 ila 1048 yılları arasında yaşayan bu büyük bilgin, Asya ile Avrupa arasında büyük kara parçalarının olduğuna inansa da savını, ihtiyatlı bir şekilde “olabilir” sözleriyle açıklıyor. Bu sözlerin bilimsel bir tespit mi yoksa tahmin mi olduğu bence belirsiz ama söylediği başka şeyler de var. 

Birûnî ve onun keşiflerine ilişkin makaleler yayınlayan, Haziran 2014 tarihli “Science” ve Aralık 2013 tarihli “History Today” dergilerine bu sayfada yer verdim. Dergi fotoğraflarının üzerini tıkladığınızda, yeteri kadar büyüyebildiklerini göreceksiniz. 

SIRADA VİKİNGLER VAR
“Vikingler”in İskandinavya’dan kalkıp Amerika’ya gitmeleri hadisesiyse diğerleri gibi kolayca geçiştirilecek türden değil. Neredeyse her yerde yanlış bir adla; Leif Ericsson olarak tanınan Norveç asıllı İzlanda doğumlu bir Viking, Kuzey Amerika’nın bugünkü Kanada Newfoundland bölgesinde bulunan “Denizanası Koyu”nda bir Viking kolonisi kurar. Yıl 1003’tür. 

Aralarında Hun soyundan gelme Tırkır adlı bir Macar ya da saf kan bir Türk de vardır. Bu adı çeşitli yerlerde Tykir ve Tyrker olarak görürseniz sakın “Bu ne iş?” demeyin.
Bahsedilen aynı kişi…
Bu adın bugünkü hâli Türker’dir. 

Gönül gözleri Osmanlı ve Araplardan başka bir şey görmeyip; “Türkler beceremez, Türkler keşfedemez, Türkler yapamaz, Türkler bilemez” diyenlere bir nanik daha çekesim geldi. 

Newfoundland’daki o bölge, günümüzde “Dünya Kültür Mirası” olarak tescillenmiş arkeolojik bir alan… Bu ne demek? Bilimciler bu seyahati mecburen de olsa kabul ediyorlar demek. Kabullendikleri hatta postulat hükmüne sokmaya çalıştıkları bir başka savsa “Eh, hadi lütfedip kabul edelim. Kolomb dışında Vikingler de Amerika’ya gelmiştir ama başkaları gelmemiştir.” saçmalığı… Bence saçmalığın da çelişkinin de daniskası… 

Bir başka daniska daha var. Vikinglerin tescilli hareketine rağmen keşif işinin şerefi hâlâ Kolomb’un üstünde… 

Yukarılarda bir yerde, Leif adının yanlış olduğunu yazmıştım. Çeşitli dillere göre farklı yazıp okuyorlar. Doğrusu, doğduğu yer İzlanda ya da kökeni Norveç’in dilinde yazılıp okunması… Yani ya Leifr Eiríksson, Leifur Eiríksson ya da Leiv Eiriksson olarak yazılıp okunmalı… 

Bu Viking konusunu, seri içinde, belki hiçbir belki de çok az yerde bulabileceğiniz zenginlikte anlatacağımTabii ki, konusu “Amerika’nın keşfi” olan bir makalenin sınırları içinde kalacak türden bir zenginlik. Olayın tümünü yazmaya kalksam, ne ben başa çıkabilirim ne de okuyan dostlar. 

ZUNİLERİ UNUTMAYIN
Vikingler tamam da Zunileri de unutmamak gerek. Japoncayla büyük oranda benzer bir dil konuştukları bilinen New Mexicolu “Zuni”lerin, Japonya’dan geldiği ya da Japonya’ya gidip döndükleri söylenir.
 Her ikisini birden yapmış olmaları da mümkün.

VE MALİ
B
ir dönem çok büyük bir zenginliğe ulaşan Malililerin ataları, kimine göre 200 kimine göreyse 400 gemiyle Batı Afrika’dan Atlantik Okyanusu’na iki büyük yolculuk yapmış. Her iki seferde kullanılan gemi sayısı 200’den toplam 400 de olabilir. Yolculuklardan biri 200, diğeri 400 gemiyle de yapılmış olabilir. Bu konuda açık bir ifade bulamadım. Çıktıkları o seyahatlardan, çok zengin mal ve eşyalarla geri gelmişler. Şimdi bazıları hemen haritaya bakıp “Mali’nin denize kıyısı yok” diyecekler. Lütfen sabretsinler. Çünkü o dönemde hem Atlantik’e kıyısı var hem çok zengin hem de çok güçlü bir imparatorluk… 

İşte o Mali’nin ataları, sonunda 2000 gemi hazırlayıp okyanusa açılmış, bir daha da dönmemişler. Kankan Musa olarak da bilinen Kral Mansa Musa bunu imparator olmadan bir yıl önce, 1311’deki hac yolculuğunda Arap tarihçilere anlatmış. Atalarının vardığı yer için, açıkça, “yeni topraklar” tabirini kullanmış. Tam, “İyi ama neresi?” diyecektim ki, araştırma grubumuzdan bir arkadaş “Orta Amerika’daki bazı kazılarda Mali’ye ait altın paraların bulunduğunu internet öncesi dönemde bir kitapta okumuştum.” deyince sustum.

Siz de öyle yapın!
Susup düşünün ve araştırın…

Ben bulup okuyamadım ama bazı kitaplarda, Avrupalıların Amerika’ya gittiği ilk dönemlerde siyahi insanlarla karşılaştıklarını anlatan bölümler varmış. Nereden gelmişler dersiniz?  Bu insanlar, Karyenler gibi Amazon’u aşıp Afrika’ya giden siyahilerin geride bıraktığı göçmek istemeyenler mi yoksa Malililer mi? 

ÖZBEK ASILLI ÇİN AMİRALİ ZHÈNG
Yine reddedilen bir iddiayı da Gavin Menzies adlı bir İngiliz ileri sürmüş. Bir Çin filosu 1421’de Amerika’ya ayak basmış, başlarındaki kişiyse Kâşif Amiral Zhèng Hé’ymiş. Bazı kaynaklara göreyse bu Zhèng Hé, Özbek asıllı Müslüman bir Türk’müş.

KOLOMB DÖRT SEFER YAPMIŞ
Anlaşılan o ki, Kolomb ilk iki seferinde 
Küba, Karayiplerdeki Haiti ve Bahamalardaki San Salvador Adası”na çıkmış ama ana kıtaya ulaşamamış.

Üçüncü seferinde Venezuela’ya vardığı ve orada Güney Amerika’nın en uzun ırmaklarından biri olan “Orinoco”yu keşfettiği söyleniyor. Trinidad Adası’nı da bu gezi sırasında Kolomb keşfetmiş. Ne keşif ama… İçinde “Awarak”larla “Carib”lerin yaşadığı yani insanla dolu bir yeri keşfetmek? Üstelik Trinidad’ı keşfeden (!) birinin, yanı başındaki Tobago Adası’nı da keşfedememesi (!) bana çok ilginç geliyor. Acaba o sırada “körebe” mi oynuyordu?

Dördüncü seferinde kimine göre Orta Amerika’ya çıkmış kimine göreyse kıyılarda dolaşmış. Olayı bilimsel veriler açısından yani delillere bakarak incelediğinizde varacağınız sonuç şu: Üçüncü ve dördüncü sefer bulgularıyla ilgili savlar oldukça  şüpheli… Kolomb, ana karaya çıkmış da olabilir çıkmamış da… Eğer çıkmamışsa bunda İspanya Kraliyeti’nin kendisi üzerinde kurduğu başarı odaklı baskıların büyük payı var. Kolomb, vaziyeti kurtarabilmek amacıyla senaryolar üretmiş de olabilir. Çünkü yazılanları okuduğunuzda çok sayıda tutarsızlıkla karşılaşıyorsunuz. Yalnız ana karaya çıkamamasında değil, onun açgözlülüğünde, hırsızlığında, yağmacılığında, gittiği her yerde yerli halklara yaptığı soykırımda da İspanya Kraliyeti”nin payı var.   

CABOT’UN GEMİLERİ
Kolomb, adalar arasında şapşal şapşal turlayıp devam ededursun; İngiltere’nin Bristol liman kentinden yola çıkan John Cabot, Kuzey Amerika’ya ayak basıvermiş. Basmış ama politorpilli Kolomb yüzünden keşşaf sıralamasına bile almamışlar. Hâlâ da almıyorlar.

Bitti sanmayın.
Bizlerde Amerika aşkı kolay kolay bitmez.
Seni Kimler Keşfetsin“le devam edeceğiz. 

 

Günay Tulun İsimlik Fotosu-1 Günay Tulun 

 

“Sayfayı çevirmek ya da dilediğiniz herhangi bir sayfaya geçiş yapmak için,Sağa... bu yazının sağ yanında yer alan; [ TÜM KİTAPLAR ] bölümündeki ilgili sayfayı tıklamanız yeterlidir.”